İSRAİL'İN İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ

İSRAİL'İN İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİ

Ahmet Varol

İsrail en çok istihbarat örgütleriyle tanınmaktadır. Bunda İsrail istihbaratının çok fazla abartılmasının da önemli rolü var. Bu da istihbaratın önemli bir boyutunu oluşturan psikolojik savaştan kaynaklanmaktadır.

İsrail açısından da istihbarat son derece önemlidir. Gayrimeşru bir işgal yoluyla kurulduğu ve bu işgali gerçekleştirebilmek için bir halkı toprağından sürgün ettiği için kendini sürekli tehlike ve tehditle karşı karşıya görmektedir. Çünkü işgalci Siyonistlerin durumu Kur'an-ı Kerim'de tarifleri yapılan münafıkların durumu gibidir. "Her bağırtıyı aleyhlerine sanarlar." (Münafikun, 63/4)

Siyonistlerin istihbarat konusundaki profesyonellikleri ve bu alandaki çalışmalara ağırlık vermeleri biraz da Yahudi toplumunun geçmişiyle ilgilidir. Yahudiler tarih boyunca dünyanın değişik bölgelerine yayılarak veya sürgün edilerek dışlanmış topluluklar şeklinde yaşadılar. Fitneci yapılarından dolayı sevilmediler ve çeşitli baskılara maruz kaldılar. Bu yüzden kendilerini sürekli tehdit ve tehlikeyle karşı karşıya hissettiler. Bu yüzden de gerek kendilerine yönelen tehlikeleri erken tespit etmek ve gerekse başka toplulukların içine sızarak onları etkilemek, ihtiyaç duyduklarında içten karıştırmak için istihbarata ağırlık verdiler. Çoğu yerlerde Yahudi kimliklerini gizleyerek, farklı inançları benimsemiş gibi görünerek toplumlara sızmaya, onları etkilemeye, içlerinde kendi işlerine yarayacak, kendi çıkarlarına hizmet edecek siyasi veya mezhebi akımlar ortaya çıkarmaya çalıştılar. Neticede, istihbarat alanında kendilerini yetiştirdiler. Bu alanda kazandıkları tecrübeleri, edindikleri kabiliyetleri nesilden nesile aktararak sonradan gelenlerin de iyi istihbaratçı olmaları için onları yetiştirdiler.

Bundan dolayı tarihte Yahudiler tarafından kurulmuş ve yönlendirilmiş çok sayıda gizli örgütün ve yapılanmanın ortaya çıktığı görülecektir. Dünya nüfusu içinde sayılarının çok az olmasına, yani toplam nüfuslarının dünya nüfusuna oranının çok düşük olmasına rağmen neredeyse bütün dünyayı etkileyecek politikalar geliştirmeleri istihbarat ve gizli örgütlenme konusundaki başarılarından ve tecrübelerinden kaynaklanmaktadır. Bu, kısa zamanda elde edilen bir şey değil binlerce yıl devam eden çalışmaların birikimi, bir toplamıdır.

Filistin topraklarında da Siyonistlerin istihbarat faaliyetleri daha "İsrail" adında bir devletin kuruluşunun ilan edilmesinden önce başlamıştır. Bu devletin kuruluşunun ilan edilmesinden önce, Siyonistler bu bölgede muhtelif terör örgütleri vasıtasıyla çalışma yapıyorlardı ve bu örgütlerin aynı zamanda istihbarat birimleri vardı. Bu birimler sadece gizli bilgi toplama işi yapmıyor aynı zamanda Filistinlilere yönelik operasyonları, suikastleri planlayıp infaz ediyor ve yasal olmayan yollardan Filistin'e Yahudilerin yerleştirilmesi işlerini yürütüyorlardı.

İsrail işgal devletinin de özellikle istihbarat faaliyeti yürütmek üzere kurulmuş üç teşkilatı bulunmaktadır. Bunlar MOSSAD, ŞABAK (Shin Bet) ve AMAN'dır. Ayrıca polis teşkilatının da bir istihbarat birimi bulunmaktadır.

Her ne kadar Yahudilerin binlerce yıllık tecrübelerinden kazandıkları birikim İsrail'in istihbarat alanındaki çalışmalarına yansıdığı için bu alanda geniş çaplı bir faaliyet yürüttükleri söylense de, belirttiğimiz gibi, İsrail'in istihbarat örgütleri biraz da abartılmaktadır. Bu da kasıtlı ve planlıdır. Çünkü bu mübalağa ve yer yer İsrail istihbaratının çok önemli işler başarabildiğine dair senaryolar üretilmesi ve piyasaya sürülmesi Siyonist işgal rejiminin istihbarat konusundaki etki gücünü artırmaktadır. Bundan da değişik amaçlarla yararlanmaktadır. Başka istihbarat örgütleriyle yardımlaşmak için bu etki gücünden yararlanmasını da bunlar arasında sayabiliriz. Bu konudaki siyaseti Yahudilerin dünyadaki lobicilik çalışmalarının ve bu çalışmalar neticesinde elde ettikleri imkânların çok abartılması gibidir. Gerçekte bu alandaki gücü, balonlarını şişirerek ve kendilerini olduklarından daha büyük göstererek elde etmişlerdir.

İsrail işgal devleti istihbarata büyük önem verdiğinden bütçeden de önemli bir pay ayırmaktadır. Tüm istihbarat örgütlerine yıllık olarak 10 milyar şikel yani 14 milyar Türk Lirası'ndan daha fazla bir para ayırmaktadır. Bu; işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Yahudi nüfusa paylaştırıldığında, yıllık kişi başına iki bin lira demektir. Dünyada istihbarata bu kadar pay ayıran ikinci bir devlet bulunduğunu zannetmiyoruz.

Siyonist işgal rejimi istihbaratı sadece bilgi toplama mekanizması olarak değil aynı zamanda vurucu güç olarak değerlendirmektedir. Siyaset ve kararlarını istihbarata göre belirler. Ayrıca İsrail'in istihbarat örgütleri nispeten Yahudi nüfusa yönelik çalışma yapsa da büyük çapta Filistinlilere, Arap dünyasına ve dış dünyaya yönelik çalışma yapmaktadır. İstihbarat elemanlarının az bir kısmı Yahudilerin faaliyetlerini izler. Büyük çoğunluk işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinlilerin faaliyetlerini ve dış dünyada İsrail'e yönelebilecek tehlikeleri izlemek amacıyla çalışma yapmaktadır.

Bu genel bilgileri verdikten sonra İsrail'in istihbarat örgütleriyle ilgili bazı ayrıntılara göz atalım.

MOSSAD

İsrail'in istihbarat teşkilatları içinde dünyada en çok tanınan MOSSAD'dır. Bunun en önemli sebepleri bizim gördüğümüz kadarıyla bu örgütün, daha çok dış dünyaya yönelik çalışma yürütmesi ve sadece bir bilgi toplama teşkilatı değil aynı zamanda önemli bir cinayet şebekesi olarak çalışmasıdır.

MOSSAD'ın başarısı diğer devletlerin istihbarat örgütleriyle işbirliğinden kaynaklanıyor. İşbirliği yaptığı örgütlerin başında da ABD'nin ünlü istihbarat teşkilatı CIA gelmektedir. Ayrıca Avrupa'da, Uzakdoğu'da, Afrika'da ve hatta bazı Arap ülkelerinde yerel istihbarat örgütleriyle işbirliği yapmaktadır.

Dediğimiz gibi, MOSSAD tamamen dışa yönelik bir istihbarat teşkilatıdır. O yüzden dünyanın değişik ülkelerine casuslar göndererek oralarda çalışmalar yapmaktadır. Çalışmalarını sadece İsrail'e düşman ve İsrail açısından tehlikeli olarak nitelendirdiği ülkelere tahsis etmez. İsrail ile diplomatik ilişkileri olan hatta İsrail'e dost sayılan ülkelerde de yoğun bir şekilde istihbarat çalışmaları yapmaktadır. Bunların içinde İsrail'in en büyük dostu ve destekçisi ABD de mevcuttur.

Adı İbranicede "Özel Bilgiler ve Görevler Kurumu" anlamına gelen ibarenin bir kısaltmasıdır. Temeli İsrail kurulmadan önce 1937 tarihinde atıldı. O zaman Siyonistlerin terör örgütlerinden olan Haganah'ın Filistin topraklarına Yahudilerin yasa dışı yollarla göç ettirilmesi işlerinin yürütülmesi amacıyla bir yan birim olarak kurulmuştu ve bu örgütün bir istihbarat kolu olarak çalışıyordu.

İşgal devletinin kuruluşunun ilan edilmesinden sonra 13 Aralık 1949'da İsrail dışındaki bilgilerin toplanması ve İsrail dışında operasyonlar düzenlemek amacıyla resmi bir istihbarat teşkilatı olarak kuruldu.

Mossad normalde sivil bir kuruluştur. Fakat elemanlarının çoğu İsrail ordusunda çalışmışlardır ve büyük çoğunluğu subaydır. Ayrıca MOSSAD ajanlarının bazıları ülke siyasetinde önemli yerlere gelmişlerdir. Örneğin İsrail'in eski Dışişleri Bakanı ve eski Adalet Bakanı aynı zamanda Hatnuah Partisi'nin kurucusu ve genel başkanı Tzipi Livni eski MOSSAD ajanlarındandır. Onun dışında da İsrail siyaset sahnesinde yer alan birçok kişinin geçmişlerinde MOSSAD ile bağlantıları olduğu söylenebilir. Bunlardan bazılarının bağlantıları açığa çıkarılmamıştır.

MOSSAD'ın 1948'de işgal edilmiş bölgede yer alan Hayfa şehrinde bir casus yetiştirme okulu bulunmaktadır.

MOSSAD'ın üç birimi vardır: Birincisi: Bilgi toplama İkincisi: Operasyonlar Üçüncüsü: Psikolojik savaş

Bilgi toplamada değişik yöntemlere başvurmaktadır. Bunların başında umuma açık bir şekilde piyasaya sürülen bilgilerin derlenip, tasnif edilmesi ve arşivlenmesi gelmektedir. Yani topladığı bilgilerin hepsi casuslar kanalıyla, gizli yollarla elde edilmiş bilgiler değildir. Kamuoyuna yansıyan bilgilerin derlenip toparlanması ve işe yarayacak bir biçimde tasnif edilerek arşivlenmesi de bilgi toplama yöntemlerinde önemli bir yer tutar. Kamuoyuna yansıyan bilgilerden elde edemediklerine kendi ajanları vasıtasıyla ulaşmaya çalışır. Ancak diğer istihbarat teşkilatlarıyla işbirliği de bilgi toplama konusunda çok işine yaramaktadır. Bu işbirliği kendisinin casus yerleştirme imkânı bulamadığı pek çok yere başkalarının kanalıyla ulaşmasına imkân vermektedir. Dediğimiz gibi bu konuda CIA ile işbirliğinden büyük ölçüde yararlanır. Ama pek çok ülkenin ulusal istihbarat örgütlerinin imkânlarından da yararlanır.

Operasyonlar birimiyle ilgili olarak özetle şunu söylemek gerekir ki MOSSAD sadece bir istihbarat teşkilatı değil aynı zamanda bir cinayet şebekesidir. Sadece Filistin direniş örgütlerinin liderlerine yönelik değil Arap dünyasındaki diğer bazı önemli şahsiyetlere yönelik de cinayetler gerçekleştirmiştir.

Cinayet listesi çok uzun olduğundan hepsini burada sıralama imkânımız yok. Ayrıca cinayetlerinden bazılarını dolaylı bir şekilde veya doğrudan üstlenmiş ama bazı cinayetlerini sahiplenmemiştir. Dolayısıyla cinayet listesini tam olarak çıkarma imkânı da yoktur. Biz burada sadece bazı önemli cinayetlerini zikretmek istiyoruz:

-FKÖ'nün Yasir Arafat'tan sonra ikinci şahsiyeti olarak bilinen Halil El-Vezir'in 16 Nisan 1988'de Tunus'ta öldürülmesi.

-Lübnan'daki Hizbullah örgütünün ikinci adamı durumundaki Abbas El-Musevi'nin 16 Şubat 1992 tarihinde Güney Lübnan'da arabasının vurulması suretiyle eşi ve bir çocuğuyla birlikte öldürülmesi. İsrail hava kuvvetlerinin o zaman Abbas El-Musevi'nin aracına operasyon düzenlemesinde MOSSAD ajanları yardımcı olmuş ve bilgi vermişlerdi.

-İslami Cihad Hareketi'nin kurucusu ve lideri Dr. Fethi Şikaki'nin 26 Ekim 1995'te Malta'da öldürülmesi. Dr. Şikaki, Filistinlilerin Libya'dan sürgün edilmesi işleminin durdurulması için bu ülkenin liderleriyle görüşmek amacıyla gittiği Libya'dan dönerken uğradığı Malta'da kaldığı otelin kapısında öldürülmüştü. Şikaki bu ziyaretini çok gizli gerçekleştirmişti. Dolayısıyla böyle bir cinayetin gerçekleştirilmesinde MOSSAD ajanlarının Libya istihbaratıyla işbirliği yaptığından şüphelenildi.

-Hamas'ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri'nin komutanlarından Yahya Ayyaş'ın 5 Ocak 1996'da Gazze'de öldürülmesi. O zaman Ayyaş'ın kullandığı cep telefonuna sinyal verici takılarak yeri tespit edilmiş ve İsrail hava kuvvetleri tarafından füze atılarak cinayet gerçekleştirilmişti. Telefona sinyal verici takılmasında MOSSAD'a çalışan bir Arap ajandan yararlanılmıştı.

-Lübnan'daki Hizbullah'ın askeri kanadının lideri Imad Muğniye'nin 12 Şubat 2008'de Suriye'nin başkenti Şam'ın yakınında askerî yönden çok iyi muhafaza edilen bir bölgede öldürülmesi.

-Hamas'ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri'nin komutanlarından Mahmud Abdurrauf El-Mebhuh'un Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai şehrinde kaldığı otelin odasında boğularak öldürülmesi. El-Mebhuh o zaman özel bir görüşme için Dubai'ye gitmişti ve ziyaretiyle ilgili bilgiler gizli tutuluyordu. Kaldığı otelde kendi kimliğini kullanmıyordu. Buna rağmen kaldığı otelin ve odasının tespit edilmesinde BAE istihbaratıyla yardımlaşıldığı tahmin ediliyor. Bu konuda çok önemli bazı şüpheler de bulunduğunu söyleyebiliriz.

MOSSAD'ın bazı önemli suikast girişimleri de başarısız olmuştur. Bunların başında Hamas'ın Siyasi Birimi'nin eski başkanı Halid Meşal'e karşı 25 Eylül 1997 tarihinde Ürdün'ün başkenti Amman'da gerçekleştirilen suikast girişimini zikredebiliriz. MOSSAD ajanı oldukları tespit edilen iki kişi Meşal'in kafasına, zararlı ışıklar yayan ve elektrik şoku tesiri yapan bir araç tuttu. Ancak Meşal hızlı bir şekilde hastaneye kaldırıldığı için kurtarıldı. Bu suikast girişiminin başarısız olmasında Meşal'in koruma görevlisinin hızla müdahale ederek saldırganların söz konusu aracı ölümcül derecede tutmalarına engel olmasının da önemli rolü olmuştu. Koruma görevlileri saldırganları izleyerek yakaladı ve Ürdün güvenliğine teslim ettiler. Ancak o zamanki Ürdün Kralı Hüseyin, İsrail'in o zaman hapiste olan Şeyh Ahmed Yasin'i serbest bırakması karşılığında bu ajanları İsrail'e teslim etti.

MOSSAD'ın Hizbullah lideri Hasan Nasrullah'a ve Hamas'ın askerî kanadının lideri Muhammed Dayf'a yönelik suikast girişimleri de başarısız olmuştur. Bunların dışında da başarısızlıkla sonuçlanan muhtelif suikast girişimleri oldu.

MOSSAD'ın üçüncü birimi olan psikolojik savaş birimi bir tür fitne mekanizmasıdır. İsrail'in stratejik planlarıyla ilgili toplumsal kargaşaların çıkarılmasında, değişik siyasi grupların karşı karşıya getirilmesinde ve buna benzer toplumsal sorunlar çıkarılmasında bu birim devreye girer. Bu birim aynı zamanda Filistin davası konusunda zihinleri karıştırmak, yanlış kanaatler oluşturmak ve İsrail söylemlerinin etkili olmasını sağlamak amacıyla propaganda savaşı yürütmektedir. MOSSAD'ın gücünün abartılması için sürdürülen propaganda savaşı da bunun bir boyutunu oluşturmaktadır.

MOSSAD, Siyonist terör örgütü Haganah dönemindeki ilk şeklinde icra ettiği fonksiyonunu hâlen icra etmeye devam etmekte ve dünyanın değişik ülkelerindeki Yahudilerin işgal altındaki Filistin topraklarına nakledilmesinde aracılık yapmaktadır.

Ayrıca Yahudi esirlerin ve kayıpların bulunması ve kurtarılması konusunda da MOSSAD'dan yararlanılıyor.

Siyonist işgal yönetiminin gizli ilişkilerinin yani perde arkasında yürüttüğü siyasi ve diplomatik ilişkilerin organize edilmesi ve yönlendirilmesi konusunda büyük ölçüde MOSSAD'dan yararlanılıyor. Resmi olarak İsrail'le diplomatik ilişki içine girmeyen birçok Arap ülkesinin perde arkasında ilişki içine girdiği artık kesinleşmiş bir gerçektir. İşte bu ilişkilerin organize edilmesi işini büyük ölçüde bu örgüt yürütmektedir.

Devletin politikalarının belirlenmesinde de etkilidir. Topladığı bilgilerden hükûmetin politikalarının belirlenmesinde ve ileriye dönük önemli kararların alınmasında istifade edilmektedir.

ŞABAK

ŞABAK, İsrail'in iç istihbarat örgütüdür. Bir diğer adı da Shin Bet'tir. Açık adı ise Genel Güvenlik Kurumu'dur. Shin Bet ibaresi de açık adının İbranice söylenişinin kısaltmasıdır. Doğrudan başbakana bağlıdır.

İşgal devletinin kuruluşundan hemen sonra kuruldu ama görev ve yetkileri yasal olarak 2002'ye kadar belirlenmedi. Hükûmetin kararlarına göre çalışıyordu. Kuruluşu da istihbaratla ilgili bazı genel kanunlara dayandırılıyordu. 2002'de Genel Güvenlik Kurumu (ŞABAK) yasası çıkarıldı ve örgüt de bu yasaya göre çalışmaya başladı. Eleman sayısı en az olan istihbarat teşkilatı olmasına rağmen işgal rejiminin en etkili istihbarat örgütü olduğu söylenebilir.

Daha çok Filistinlilere yönelik savaşı yürütüyor. Ancak Yahudilerden özellikle güvenlik teşkilatlarında işe alınacakların sicilleriyle ilgili de rapor vermektedir. Dolayısıyla ŞABAK tarafından tezkiye edilmeyen biri kolay kolay güvenlik teşkilatında göreve alınmaz. Aynı şey İsrail'in üst makamlarında, önemli görevlerinde görevlendirilecek kişiler için de söz konusudur. Bu gibi görevlere gelecek olanların da ŞABAK tarafından tezkiye edilmeleri istenir.

Filistinlilere yönelik savaşında öncelikli amacı İsrail'e karşı planlanan eylemleri önceden tespit ederek, gerçekleştirilmesini engellemektir. Bundan dolayı ŞABAK elemanlarına sorgulama yapmak amacıyla Filistinlilerin evlerine veya iş yerlerine baskınlar düzenleme, arama yapma ve gerek gördüğü kişileri sorgulama merkezlerine götürerek sorguya çekme yetkisi verilmiştir.

Bu örgütün elemanlarına Filistinlileri sorgulama esnasında itirafa zorlamak için işkence yapma yetkisi de yasayla verilmiştir. Bu itibarla dünyada, sorgulamaya çekilen kişileri itirafa zorlamak için elemanlarına işkence yapma yetkisi veren yasa çıkarmış tek devletin de İsrail olduğunu düşünüyoruz.

ŞABAK'ın görüşmeleri dinleme yetkisi vardır. Filistinli grupların eylem hücrelerinin ortaya çıkarılması için çalışmalar yapmaktadır. İsrail'in ileri gelen şahsiyetlerinin korunması ve onları hedef alabilecek eylemlerin ortaya çıkarılması için de bu örgüt yoğun çalışma yürütmektedir. İsrail'e yönelik casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması için de aktif bir şekilde faaliyette bulunmaktadır.

Filistinlilere yönelik savaşında sadece onların İsrail'e dönük eylemlerini önceden tespit etme ve gerçekleştirilmesini engelleme çabası göstermekle kalmıyor aynı zamanda Filistinlilere yönelik cinayetleri planlıyor ve infaz ediyor. Bu yönüyle ŞABAK da aynen MOSSAD gibi hem bir istihbarat örgütü hem de bir cinayet şebekesi olarak çalışmaktadır. Hükûmetin kararlarının belirlenmesinde MOSSAD gibi ŞABAK'ın da büyük etkisi vardır. Hatta, bu konuda İsrail'de en etkili kurum olduğunu söylemek mümkündür. 1995'e kadar başkanının ismi açıklanmıyordu. O tarihten sonra açıklanmaya başlandı.

AMAN

28 Aralık 1953'te kurulan AMAN, İsrail'in askeri istihbarat teşkilatıdır ve orduya bağlıdır. Askeri bilgileri toplar, değerlendirir ve tasnif eder. Gerçekte en önemli istihbarat teşkilatı olarak görülür. Önemi biraz da orduya bağlı olmasından geliyor; çünkü İsrail ordusu çok şişiriliyor. Bu örgütün kurulmasından önce ordunun “Meman” adlı bir istihbarat ve operasyonlar birimi vardı.

AMAN, diğer istihbarat organlarıyla işbirliği içinde çalışır. Yahudilere yönelik eylem hazırlıkları konusunda orduyu önceden haberdar etmeye çalışır. Altı aylık ve yıllık raporlar çıkarır. Piyade, deniz ve ordu komutanlıklarına bağlı birimleri var. Ayrıca bu birimlere bağlı alt birimleri bulunmaktadır.

AMAN'a bağlı olarak Birim 8200 adlı bir özel birim bulunmaktadır. Bu birim Filistin direnişine mensup olanların telefonlarının dinlenmesinden, tepelere kameralar yerleştirilerek buralardan etrafın gözetilmesine kadar çok farklı işlemleri organize etmektedir. Filistinlilerin tutuklanmasında bu birimin yaptığı dinlemelerden ve aldığı kamera görüntülerinden yararlanılır. Bu birime bağlı elemanlar bazen Filistinlilerin telefonlarına el koyarak yaptıkları görüşmeler ve kurdukları bağlantılar hakkında bilgi toplamaya çalışırlar. Dinleme, kamera takibi veya telefonlardaki bağlantıların tespiti sonrasında Filistinlileri birtakım itiraflara zorlamak için işkenceye de başvuruyorlar.

Birim 8200, Filistinlilerin hareketlerini yakın takibe almak amacıyla etrafı iyi gözetleyen bazı noktalara ve özellikle de tepelere büyük dijital kameralar yerleştirerek, şehirlerin girişlerine kuleler dikip üzerlerine kameralar yerleştirerek, aranan veya kendilerine karşı suikast planlanan kişilerin evlerinin veya iş yerlerinin yakınlarına kameralar yerleştirerek Filistinlileri yakın takibe almaya çalışıyor.

Bu birim, Filistinlilerin hareketlerini takip için ordunun diğer birimleriyle de yardımlaşarak insansız hava araçlarından (İHA) da büyük ölçüde istifade ediyor. İşgal rejiminin ileri gelen komutanlarından General Dan Halutz, Batı Yaka'daki suikastlerin tamamına yakınında İHA görüntülerinden yararlanıldığını söyledi. İHA'lara füze takılarak saldırı da düzenlenebiliyor. Bu durum Birim 8200'ün bilgi toplamanın yanı sıra operasyonlar da gerçekleştirdiğini gösteriyor. Bu uygulamalar ise askeriyenin istihbarat teşkilatı durumundaki AMAN'ın da, diğer iki istihbarat teşkilatı yani MOSSAD ve ŞABAK gibi birer cinayet şebekesi olarak çalıştığını gözler önüne sermektedir.

Şaron'un 2005'te Gazze'den çekilmesi sırasında Birim 8200 bölgedeki bazı hassas noktalara dinleme ve görüntüleme cihazları yerleştirdi. Sonrasında da gizli yollarla bu tür cihazlar yerleştirmeye çalıştı. Bazı önemli binalara, direniş hareketlerinin ve önemli sivil toplum kuruluşlarının merkezi binalarına ve benzer yerlere dinleme cihazları ve gizli kameralar yerleştirdi.

İşgal güçleri bazen Gazze sınırını aşarak iç kısımlara doğru baskın düzenleme işlemlerini sırf bazı yerlere gizli dinleme cihazları ve kameralar yerleştirmek amacıyla gerçekleştirmektedir.

Polis Teşkilatının İstihbarat Birimi

Birer istihbarat teşkilatı olarak çalışan üç ayrı örgütün yanı sıra işgal rejiminin polis teşkilatının da bir istihbarat birimi bulunmaktadır. Bu birim özellikle gözaltına alınan, tutuklanan, sorguya çekilen Filistinlilerden alınan bilgilerin değerlendirilmesi için diğer istihbarat örgütlerine yardımcı olmak amacıyla çalışmaktadır. Aynı zamanda, tutuklanan Filistinlileri İsrail'in istihbarat teşkilatlarıyla çalışmaya zorlamak suretiyle bu teşkilatlara eleman kazandırmak için de çalışır. İsrail polisi tutuklanan Filistinlileri istihbarata çalışmaya zorlamak amacıyla çeşitli tehdit araçlarını kullanmaktadır.


Anasayfa

Giriş/Üye

Hesap No

Bağış Yap

Sepetim